ALLAH ADIYLA KESELİM

09 Jul 2023 Genel 815

Mekke yakınlarındaki Mina’ya varmak üzereydiler. Yol azaldıkça hüzün artıyordu. Başını göğe kaldırıp gözlerini kıstı, ellerini yüzüne siper ederek bedenini yakıp kavuran çöl güneşine baktı. Asıl yanıp kavrulan bedeni değil, baba yüreğiydi. Göklerden gelecek bir yardımı bekler gibi iç çekip  yola devam etti.

Kavminin onu ateşe attığı günü hatırladı ve ateşin ona dokunmayışını. Gücünün yetmediği yerde Rabbine sığınmayı, güvenmeyi, tevekkülü hatırladı. Eşi Sare ile olan evliliği geldi aklına. Evlat hasretiyle yanıp tutuştuğu günleri aklından geçirdi. Sonra Hacer’i ve küçük İsmail’ini Rabbine emanet ederek bırakıp döndüğü susuz, kıraç toprakları... Hacer’in Rabbine boyun eğmesini, rıza göstermesini, itaatini hatırladı. Sefa Merve arasında naçar koşuşturan Hacer’in, topuklarını yere vura vura ağlayan İsmail bebeğin zemzeme erişmesi bu itaatin mükafatı değil miydi? Mükafattı elbet.

 Bir elinde ip, bir elinde bıçak; başı önde, omuzları düşmüş, mecalsiz yürüyen İsmail’in kumda bıraktığı ayak izlerine baktı. Az sonra neler olacağını bilmeden menziline yürüyen İsmail’ine...

“Ey İbrahim! Allah oğlunu kurban etmeni istiyor.” nidaları yankılandı zihninde. Tam üç gece üst üste görmüştü aynı  rüyayı. Şüphesiz emre itaat edecekti İbrahim.

Yürüdüler, yürüdüler, yürüdüler. Bin yıllar sonra Akif’in “Önünde var ya delilin/ Tevekkül et de yürü!” dizeleri bu hadise için söylenmiş olsa gerek. Yürüdüler.

- Ey Oğulcuğum ! Ben düşümde seni kurban ettiğimi görüyorum. Ne dersin?

- Ey Babacığım! Neyle emrolunduysan onu yap. Allah dilerse sabredenlerden olduğumu göreceksin.

Emanet olarak alınan bir şeyi vakti geldiğinde iade etmeyi, şeksiz ve şüphesiz teslimiyeti hatırladı İbrahim. İsmail’i ona veren Rabbine şükretti. Sabır ve metanet ile yatırdı oğulcuğunu dizine.  Rabbin emrini gerçekleştirmek üzere sürdü bıçağı İsmail’in boynuna. Bir daha, bir daha...

Ateşi güle, çölü zemzeme çeviren Rab, işte yine gösterdi rahmet ve merhametini.

“Biz iyileri böyle mükafatlandırırız. Bu, çok açık bir imtihandır.” denilerek gönderilen koç, İsmail’in yerine kurban edildi.

*  *  *

Bayram ve kurban konulu yazıma, bin yıllar öncesinden gelen bir hikayecikle başlamak istedim. Okurlar, sözü 21. yüzyılın İbrahimlerine, İsmaillerine, Sare ve Hacerlerine  getireceğimi tahmin etmişlerdir. Bizleri bir araya getiren, birleştiren, bütünleştiren, yakınlaştıran; sevgi, saygı, kardeşlik, yardımlaşma duygularımızı perçinleyen  çok özel günlerimizdir  bayramlar. Dini vecibelerimizin en güzellerinden biri de kurbandır. Hicret’in ikinci yılından itibaren bugüne kadar Müslümanların kurban kesmeleri, kurbanın bir ibadet olarak kabul edilmesindendir. Pek çok ayet ve hadiste Kurban Bayramı’nda en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğu, bu ibadetin yalnız ve yalnız Allah rızası gözetilerek yapılması gerektiği söylenmiştir. Benim de burada altını çizerek durmak istediğim nokta, Allah rızası. Kesilecek hayvanın et ihtiyacını temin amacıyla olmadığı, esasen niyetin ihlas ve takva olduğu unutulmaması gereken bir husustur. Kurban bir Müslümanın gerektiğinde tüm varlığını Allah yolunda feda edebileceği manasına gelir ki; Hz. İbrahim’in Allah’a itaatini, Hz. İsmail’in Allah’ın emrine teslimiyetini bize hatırlatır.

“Ey Muhammed! Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik! Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.”(Kevser, 1-3) ayetine rağmen “Kurban kesmek yerine parasını veririm, şu kadar et alırım, kurban kesmek hayvan katliamıdır...” gibi söylemler doğru olmaz.

 “Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir Tanrı’dır. Ona teslim olun.” (Hacc, 34)

“İşte kurbanlık deve ve sığırları Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik.

Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah’ı yüceltmeniz için onları böylece sizin buyruğunuza vermiştir. Ey Muhammed! İyilik yapanlara müjde et.” (Hacc, 36-37)

Allah’ım sana teslim olarak, yalnız senin rızanı umarak kestiğimiz kurbanları kabul et. Bizleri iyilik yapan ve müjdelenen kullarından eyle. Vesselam.